Page 54 - Yıldız'da Yaşam 14.Sayı
P. 54

 Çeliğin hayatımızdaki hikayesi nasıl başlıyor? Ya da sanatla çeliğin yolları ne zaman, nerede buluşuyor? Bu hikayeyi tasarımlarıyla çeliğin kesişim noktalarını örnekleyerek anlatan mimar, sanat tasarımcısı ve sanat danışmanı Efe Korkut Kurt’tan dinliyoruz.
 52 PORTRE
Sanatın sonsuz imkanları çelikle buluşunca...
 “Çelik, geçmişine bakıldığında sanatta da mimarlıkta da çok eski bir malzeme değil. Günlük hayata sirayet etmesi ise 18-19. yüzyıl.18. yüzyılda ilk örneklerini demirde görüyoruz. Daha önce ağırlıklı olarak taş kullanılırken demirin taşıyıcı özelliği bir geçiş mekanı olarak kullanılıyor; uzun açıklıkları geçmek için yapılan köprüler için kullanılan malzeme haline geliyor. Ardından dövme demir kullanılıyor. Çünkü mukavemeti daha güçlü. Sonrasında çelik ve paslanmaz çelik teknolojisi geliştiriliyor. Bu adımlar bütün hikayeyi değiştiriyor.
Sanayi Devrimi’ne eşlik eden kentleşme ve modernleşme dönemi... Çelik teknolojisinin gelişmesi çok katlı binaların daha kolay ve
hızlı yapılabilmesini mümkün kılıyor. Bu durum mimarlıktan sonra sanat alanına da aks ediyor. Burada temel faktör hem sanatsal hem
de toplumsal tarih açısından bakıldığında geleceğe dönük büyük umutlardır. Aslında çelik, geleceğin umutlarını var eden bir malzeme olarak ortaya çıkıyor. Bugünün dijitalleşen dünyasında bunları hatırlamasak da çelik beraberinde umudu da getiriyor. Zamanla çeliğin imkanları büyük kamusal heykellerde daha net görülür hale geliyor; önemli kentlerin büyük meydanlarında, fabrikalarda, kamusal alanlarda çelikten kamusal heykeller yapılıyor. Kamusal alanlarda bu malzemenin dayanıklılığı ve modernizmin beraberinde getirdiği dinamizmi de öne çıkıyor. Bunlar da hem mekansal hem psikolojik olarak enerji veren, gelişmeye yönlendiren olumlu duyguları harekete geçiriyor.”
Seapearl Ataköy Dış Mekan Heykel



























































































   52   53   54   55   56