Page 13 - Yıldız'da Yaşam 14.Sayı
P. 13

11
  Mux dijital Sosyal Medya Sorumlusu Betül Uslu’ya sosyal medyaya dair dikkat edilmesi gerekenleri sorduk...
Malum, sosyal medya hayatımızın tam merkezinde. Bunu göz önünde bulundurup dijital pazarlama faaliyetleri noktasında farklılaşabilmek adına nelere dikkat etmek gerekiyor?
Bu soru son iki yılda hepimizi daha kapsamlı cevaplar üretmeye götürdü. Zira pandemi hepimiz için dijitalleşmeyi çok daha hızlı ve etkili bir hale getirdi. Birçok marka, geri planda tuttuğu dijital varlıkları için çalışmalar yapmaya başladı ve dijitaldeki rekabet dramatik bir artış gösterdi. Çalıştığım-tanıştığım birçok markada gördüğüm en büyük sorun
marka kişilik-imajlarını dijital ortamlara yansıtamamaları. İyi ilerleyen, tüketicilerinin gözünde pozitif bir imaja ve sıkı bir marka algısına sahip birçok işletme kendisini dijitalde anlatamıyor. Binlerce marka, -fazla eğlenceli sosyal medya içerikleri arasında kayboluyor. Peki, nasıl çözülür
bu sorun? Dijital pazarlama faaliyetleri noktasında bakmamız gereken en önemli iki konu, hedef kitlemiz ve rakiplerimizdir. Kiminle konuştuğumuz çok önemli, yoksa mesajı nasıl vereceğimizi kurgulayamayız. Tabii hedef kitlenin hangi içeriklerle ilgilendiği, rakiplerle ne kadar-nasıl etkileşimde olduğunu bilmek de önemli. Şu sorular güzel bir başlangıç için idealdir: Hangi mecralarda olmalıyım? (Hedef kitlem nerede?) Dijital platformlardaki amacım ne? (Satış, bilinirlik vb.) Mesajım ne ve bunu en iyi şekilde nasıl anlatabilirim? Markanın kimliği-kişiliği, kendini nasıl konumlandırdığı da da iletişimde önemli.
Influencer marketing oldukça etkili görünen ancak zaman zaman pek yanlış kullanıldığına şahit olduğumuz bir yöntem. Bu konuda doğru adımlar atmak neleri göz önünde bulundurmaktan geçiyor?
Yanlış örneklerini her gün görüyoruz, gülümsüyoruz. Fakat bunun, büyük markaların sıkça yapabildiği bir hata olduğunu görüyoruz. Bu noktada biraz çapraz düşünmek gerek. Esas mesele hedef kitle ve ilgi alanlarında bitiyor. Kurgu ve reklam iyi planlamalı. Mesela daha önce hazır hiçbir şey almadığını, mutfakta her şeyi kendisinin yapabileceğini söyleyen bir şefe “krema” reklamı yaptırılmamalı. Büyük hesapların geri dönüşünün kesinlikle iyi olduğuyla ilgili yaygın bir yanlış inanış da var. Benim gözlemlerim küçük hesapların daha sadık takipçilere sahip oldukları ve çok daha iyi geri dönüşler aldıkları.
Son olarak algoritmayı konuşalım. Algoritmayı anlamak, içerik ürettirme yarışında her geçen gün zorlaşıyor diyebilir miyiz? Algoritmayı “suçlamadan” sosyal medya mecralarında başarılı olmak neleri olmazsa olmaz kılıyor?
Algoritma sözleri beni üzüyor. Biz sosyal medyada iletişim kurarız. İşin içinde “sosyal” sıfatlı bir oluşum varken işin tekniğine odaklanmak
hiç mantıklı değil. İşe yalnızca algoritma olarak bakar, sosyal bilimleri -psikolojiyi, sosyolojiyi- hiçe sayarsak çoğu markanın yaptığı gibi soğuk ve mecranın amacına uygun olmayan bir iletişim kurarız. Kimin olduğunu hatırlamadığım güzel bir söz var: Pazarlamada tek P var (pazarlama karmasına atıfta bulunur) o da psikoloji! Algoritmayı insan davranışları belirliyor çoğunlukla. Bu yüzden insanı anlamaya odaklanırsak iş daha güzel ve kolay olacak.
  Fevreka Kurucu Ortağı
Tansel Akdan’a sosyal medyanın hayatımıza etkilerini ve beraberinde getirdiklerini sorduk...
Halihazırdaki sosyal medya platformlarını göz önünde bulundurduğunuzda hayatımıza etkileri hakkında neler söylersiniz? “Ana akım” diye tabir edebileceğimiz sosyal medya mecraları mevcut kullanım ve yeni kullanıcı kazanım istatistiklerine bakılırsa oturmuş görünüyor. Ana akım olarak Instagram, YouTube, Facebook, Twitter ve LinkedIn’i kastediyorum. İçlerinden en güçlüleri de tabii ki Instagram ve YouTube. Soruyu bu iki kanal özelinde cevaplamak gerekirse... Birçok kararımızı etkilediklerini söyleyebilirim. Konaklama tercihlerinden ürün detaylarına, restoran seçiminden moda akımlarının belirlenmesine,
çok geniş bir skalada sanat, spor ve teknoloji içeriği sunmasına kadar
bu kanallar topluma yön veriyor. Diğer bir konu da sosyal medyanın konvansiyonel medyadan etki olarak çok ciddi bir şekilde ayrılması. 2000’li yıllara kadar medyanın insanların karar mekanizması üzerinde kısmi bir gücü vardı. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bu etki katbekat arttı. Neredeyse herkes içerik üretiyor ve bunlar yine başkalarının içeriklerini tüketiyor. Yayın arzı bu ve talebi bu kadar çok olduğu için hayatımızı her konuda anbean etkilemesi de kolaylaşıyor.
Mark Zuckerberg’in Meta’yla “vadettiği” sanal dünya hayatımızı nasıl değiştirecek?
Bildiğiniz gibi Yunancada “meta”, “sonrası” anlamına gelir. Nasıl
ki Aristoteles’in “Metafizik” (fizik sonrası) kitabı düşünce dünyasını değiştirdiyse modern çağın çocukları da meta başlığı üzerinden
dijital dünyayı değiştirmeye başladılar. Tam da bu dönemin başında Facebook’un Meta ismini seçmesi de bir tesadüf değil elbette. İnternet çağının başında yaşadığımız telaş ve bilgi kirliliğini burada da görüyoruz. Sanal dünyayı internetle günlük hayatımızın her anında yaşıyoruz. Kripto ekosisteminin de etkisiyle bu yeni çağda taşlar yerinde oturduğu zaman yepyeni dijital tecrübeleri hep beraber deneyimleyeceğiz. Sanat ve oyun kategorilerinde başlayan Meta dünyası hızla tüm alanlara taşınacak. Burada unutulmaması gereken şey, gün sonunda yine insanların kullandığı bir yapıdan bahsediyor oluşumuz.
Sizce bundan sonrasında sosyal medya odağında bizi neler bekliyor?
Pandemi döneminde yaygınlaşan Clubhouse gibi yeni mecraları dönem dönem göreceğimizi düşünüyorum. Meta evreninin kendi sosyal medya kanalları da çıkıyor ve çıkmaya devam edecek. Kanallar ve mecralar değişecek. Bunlardan bazıları Instagram ve YouTube gibi kalıcı olurken bazıları da hızlı yükseliş ve düşüşlerle hayatımızdan çıkacak. Önemli olan hem günlük hayatımızda hem de kurumsal iletişimde hangi mecrayı hangi amaca hizmet için kullanacağımız. Sadece bulunmuş olmak için mecralarda yer almak yine para ve vakit kaybettirecek. Kişiler
ve kurumlar bu perspektifle düşündükleri zaman yeniliklerden daha kazançlı çıkacaktır.












































































   11   12   13   14   15